27 Şubat 2015 Cuma

İnceleme: Z Palette Large-Zebra


Merhabalar!
Salı günü bana ulaşan Amerika alışverişi kargomda merakla beklediğim Z Palette de vardı. Türkiye'de çok yaygın olarak bilinmemesi sebebiyle ufak açıklamalarla tanıtmış olacağım bu postta.


Z Palette, depot ettiğimiz tüm makyaj malzemelerini boyut/biçim/kütle farkı gözetmeksizin içine yerleştirebildiğimiz, serbest bölgeli bir palet. Yani bir Mac palet gibi halka halka far koyma yeri vs. yok. Gerçi o durumda da halkaların olduğu plastiği demonte edip serbest bölge oluşturabiliyoruz ki bunu yaptığım bir post da yazmıştım. Ama pek verimli olmuyor, manyetiklik açısından yani.


Bir sürü renk çeşidi ve boyutu var. Bendeki gördüğünüz üzere large olanı. Bunun bir büyüğü de var. Boyuta göre fiyatı değişiyor.


Kapağı şeffaf ve açtığınızda sadece boş bir manyetik tabla var. İstediğiniz gibi allıklarınızı, farlarınızı, depot ettiklerinizi, paletten çıkarttıklarınızı, aklınıza ne gelirse her şeyi altlarına magnet koymak şartıyla buraya koyabilirsiniz.



Refill olarak aldığınız far ya da allıklar zaten kendiliğinden magnetli geliyor ama depot işlemi yapıyorsanız sonrasında altlarına magnet yapıştırmalısınız. Z Palette de depot işlemini ön sıraya koyduğu için ürünle beraber yanında hazır magnet gönderiyor ki bu muhteşem bir şey.

Paletin manyetiği çok güçlü, o yüzden hiç bir şekilde kayma/düşme olmuyor ürünlerde. Ayrıca madde olarak ağır, yani ucuz olmadığını ilk tutuşunuzda anlıyorsunuz. Şık ve estetik, normal bir paletten farkı var yani özetle. Ama tabi bu kadar ünlü olduğu için de fiyatı biraz tuzlu.

Ben çok memnun kaldım özetle, bir sonraki siparişimde küçüklerinden de almayı planlıyorum.

23 Şubat 2015 Pazartesi

İnceleme: NYX Jumbo Pencil in "Milk" //Review: NYX Jumbo Pencil in "Milk"


Günaydın;
Uzun bir ara oldu, yaklaşık 10 gün sanıyorum ki, ama durum malumunuz. Yaşananların ağırlığında blog yazmak insanın aklına bile gelmiyor. Olay hakkındaki fikirlerimi Twitter ve Instagram'da sıkça açıklamıştım, tekrarlamak istemiyorum burada. Sadece, huzurlu uyu Özgecan diyerek selam etmiş olalım güzeller güzeli genç kadına; artık güvendesin.

Bugünkü inceleme NYX'in en ünlü ürünü Milk üzerine olacak.



O kadar uzun süredir beauty community içinde misiniz bilmiyorum ama bundan 4-5 yıl önce NYX'in bu jumbo pencil'ları bir anda patladı ve satılan her 10 NYX jumbo pencil'dan 8'inin rengi Milk'ti. Tüm Youtube ve bloglarda en iyi ve ucuz göz makyajı bazı, renk düzenleyici vs. diye geçiyordu ve sürekli kullanılıyordu. Yani bir Mac Painterly ne kadar çok satılıyor ve kullanılıyorsa, aynı görev için drugstore alternatifi de bir o kadar satılıyordu.


Krem bir far özelliğindeki ürünü tüm göz kapağına sürüyoruz ve hem far bazı oluyor hem de göz kapağı rengini makyaj için eşitliyor diyordunuz bakınca. Ama tabi ki o zaman NYX Türkiye'de olmanın yanından bile geçmiyordu, bende büyük merak konusuydu açıkçası. 2 ay önce Amerika alışverişimde bunu da ekledim, her ne kadar artık bir çok drugstore baz alternatifi çıkıp bunu unuttursa da hala merakımdan kurtulamamıştım. Büyük sükse neymiş görmem gerekiyordu.


Söylemeliyim ki; tam bir fiyasko.
1-Çok çok çok yoğun, dağıtmak için gözünüzü tahriş etmekten başka çareniz yok. Arko'nun ilk çıkan tereyağı yoğunluğunda el kremleri vardı ya bir zamanlar, aynı o çizgide.
2- Çizgilere doluyor ve normalde belirgin olmayan çizgileri bile gösterir hale geliyor. Göz kapağındaki damarları çerçeveliyor resmen, şaka gibi. Hiç yoktan damarlı göz kapağınız oluyor.
3-Dağıtılmadığı için o bembeyaz renk de yapışıp kalıyor. Bir bazın bu kadar astar boyası renginde olması pek sağlıklı değil.
4-En kötüsü, gözünüze hunharca yüklenip dağıtmayı başardığınızda minik minik beyaz parçalar oluştuğunu görüyorsunuz. Yani bu ürünü ne şekilde kullanırsanız kullanın bir türlü olmuyor.

Nasıl olur da bu kadar berbat bir ürün bu kadar çok konuşulmuş ve satılmış olabilir aklım almıyor. Bazlar bu kadar yaygın değildi anlıyorum, alternatif yoktu ama bu bir seçenek bile değil. Asla işe yaramayan bir kalıp beyaz cisim işte.

Ne yalan söyleyeyim, çok olmasa da bir miktar umudum vardı bunun hoş bir ürün olacağına dair. Uzun zamandır denediğim en kötü ürün, çok net.

xx

9 Şubat 2015 Pazartesi

TARTE AMAZONIAN CLAY ALLIK INCELEMESI: "FLUSH" //Review: Tarte Amazonian Clay 12-Hour Blush "Flush"


Günaydın!

Tarte'ın yıllardır ortalığı kasıp kavuran, herkesin dilinden düşüremediği Amazonian Clay 12-Hour allıkları bilmeyenimiz yok. Tabi, Türkiye'de satılmadığı için ulaşmak pek kolay değil. Ben de ilk bulduğum fırsatı değerlendirip Flush rengini büyük bir merakla satın aldım, ve konuşulduğu kadar var mıymış diye denedim. Bir süredir bende, yeni aldığım bir ürün değil o yüzden incelemelerim belli süre kullanım sonundaki gözlemlerime dayanıyor olacak.





Tarte cruelty-free/paraben-free olduğu için yurtdışında özellikle çokça ünlenen ve daha sonra bu prestijinin üzerine bir şeyler kurmuş olan bir marka. Son çıkardıkları Tartalette palet mükemmel ama kökten bir başarıları olmasa bu kadar ses getiremezdi örneğin. Neyse, velhasılkelam, gördüğünüz tatlılıkta ve sadelikte bir paketleme sistemi var. Şeker pembesi ve mat bir plastik. Renklere göre bu paketlemenin tonu da değişiyor tabi. İçerisindeki ürün 5.6 g.



Ve allığın üzerinde, markanın Amazonian Clay serisindeki tüm ürünlerde (sadece allıklarda değil, Amazonian Clay fondötenler ve pudralarda da) kullandığı dizayn olan Amazon havzası ve ortasından geçen ana nehir işlenmiş vaziyette. Flush rengiyse soğuk alt tonlu bir pembe, ki zaten başka bir renk almam beklenemezdi. Tamamen mat. Tabi berry shade olanlar benim aldığım yerde mevcut değildi, olsa onlar ilk tercihim olurdu renk konusunda.

Ürünün kokusu yok, yapısı da çok yumuşak değil-yani dağılma ve tozutma durumuyla karşılaşmadım. Ancak, büyük hayalkırıklığıdır ki pigmentasyonunu zayıf buldum.


Oysa ki, bu allıkların pigmentasyonunun çok yüksek olması ve 12 saat dayanması gerekiyor. Tüm ün bunun üzerine kurulu. Fotoğrafta da görebileceğiniz üzere, 3 kat uygulamadaki renk vermesi bu şekilde. Yani hiç yok, berbat şeklinde değil kesinlikle ama pigmentli de diyemiyorum ben bu miktardaki uygulama sonrasındaki sonuca. Doğal, tatlı, sağlıklı bir renk geliyor yanaklarınıza ki çok hoş ama gerçekten vaatlerini karşılamıyorlar bu görüntüyle.

Ciddi miktarda para veriyorsunuz ama pigmentiyle ünlü allıktan orta düzeyde bir başarı alıyorsunuz, pek adil değil.

Zaten duo-fibre fırçalarla rengi almanız mümkün değil. Oldukça yoğun kıllı ve rengi toplayan fırçalarla sürmeniz gerekiyor.

Renk çok hoş, keşke cidden hakkını verseydi diyor ve incelemeyi bitiriyorum.

xx

4 Şubat 2015 Çarşamba

6 AYLIK KULLANIMDAN SONRA: Kiehl's Midnight Recovery Parasını Hak Ediyor Mu?


Günaydın!
Tam 6 aylık bir kullanımdan sonra, Kiehl's'ın ünlü serumu Midnight Recovery ile ilgili izlenimlerimi paylaşıyor olacağım bu postta.

Biliyorsunuz ki ben yıllardır, her "bir anda parlayan ve pahalı" trendindeki ürünleri "Parasına değiyor mu?" ya da "Ününe değiyor mu?" başlıklarıyla inceliyorum. Bloğun tarihinin 2010'a dayandığını göz önünde bulundurursak, uzuuuun süredir belli ürünlerin bu kadar konuşulmaya değer olup olmadığını bizzat deneyimleyip sizlerle paylaşıyorum. Bu da aynı klasmanda bir yazı.


Bu ürünü aldığımı yazın Kiehl's Online Alışveriş Deneyimim yazımda paylaşmış ve sonuçlarını mutlaka belirteceğimi söylemiştim. O günden bugüne 6 ay geçti, ve ben ürünü düzenli olarak gece rutinimde kullandım.


Ürünün iddiası şu şekilde: "Doğal yollardan elde edilmiş, etkili ve paraben içermeyen bu bitkisel konsantre, cildin sabah daha genç görünmesini sağlamak için tüm gece boyunca cilt bariyerini yenilemek, onarmak ve tazelemek için çalışır." Evet zaten serumların amacı budur. Ama bu ürünle ilgili o kadar çok "İnanılmaz, harikalar yaratıyor sabah uyandığında gördüğüne inanamıyorsun." şeklinde yazılar yazıldı ki mucizevi iksir falan gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı.

Maalesef, bu kadar konuşulmaya değdiğini kesinlikle düşünmüyorum. Uzun vadeli ve düzenli kullanımdan sonra cildimde gözle görülür bir gençleşme ya da onarma diyelim, deneyimlediğimi söyleyemem. Sabah uyandığımda sanki bir miktar daha rengi eşitlenmiş/dinlenmiş bir ciltle uyanıyorum ama o kadar. Sonrası her zamanki normal hali cildimin.


30 ml ürüne 130 lira verebilmem için bence bundan fazlasını yapıyor olması gerekir. Pek tabi ki cilt bakım ürünlerinin asıl etkilerini yıllarla savaştıkça yıpranmayan cilt yapımızdan anlayacağız, hemen bir etki beklemek tamamen cahillik olur ki en çok yapılan hata da budur. Ancak akşamdan sabaha tadında bir iddiası olan bir ürün için 6 ay yeter de artar bile.


Avokadolu göz kremini ne kadar sevdiysem, serumda da aynı oranda hayalkırıklığı yaşadım. Bir daha almayı düşünmüyorum, ama tabi ki elimdekini bitene kadar kullanacağım.


Tek iyi yanı çok bereketli bir ürün olması. Daha yarısına gelmiş sayılmam. 1.5 seneyi çıkarıyor yani.


xx