30 Ağustos 2013 Cuma

No.2: Naked Lunch//MAC Farları İnceleme Serisi


Merhabalar;
Dün başladığım seriden gitmeye devam ediyorum. Bugünkü konuğumuz Naked Lunch, ne kadar iç açıcı bir inceleme olacak bilemiyorum açıkçası. Çünkü bu farı hiç sevmiyorum ve alduğıma pişman olduğum Mac farlar arasında ilk sırada.


Bu far "ünlü Mac farları" listesinde de üst sıralara oynuyor işin garip tarafı. Bildiğiniz üzere çok bilinen, sevilen, hype'ı bol olan bazı farlar var Mac'te ve bu da onlardan biri. İnanması güç gerçekten, çünkü bu farın rezil bir pigmentasyonu var. Rengi uçuk şeftaliyle uçuk pembe arası ışıltılı bir tonda, yani göz makyajını açık renk sevenler için ideal bir tanımlama gibi duruyor ama alakası bile yok. Bu elimdeki swatch 6-7 defa fara "haşince" sürülmüş bir parmağın swatch'u, ona rağmen varla yok arasında.

Uzatmadan genel bir değerlendirme yapalım;

Artılar:
-İsmi oldukça çekici ve yaratıcı.
-Mac farların ünlü olanlarını sırf adı için alanlar varsa o kişileri  "ismen" tatmin edecektir.

Eksiler
-Pigmentasyon sıfırın bir tık üstü. Re-za-let.
-Sürdüğünüz yerde kalan şey sadece parıltı/ışıltı oluyor, renk namına bir şey yok.
-Yapısı sert, kolay dağılmıyor.
-Bulunmayacak bir renk değil, tonlarca muadili mevcut.

Puan: 2/10

İnceleme yazısı yazarken ürüne sinirlenebilir mi insan yahu? Sinirleniyormuş. Grrrrr Naked Lunnncch!

xx

29 Ağustos 2013 Perşembe

No.1: Woodwinked// MAC Farları İnceleme Serisi


Merhabalar;
Woodwinked, benim ilk aldığım Mac farlardan biri ve aslında pek de benim rengim değil. İçinde altın ışıltıları barındıran turuncumsu bir bronz. Işıltısının oranı oldukça yüksek, bu yüzden sözel olarak açıklamasını okuyunca hiç de almak isteyeceğim farlardan biri değil. Ama tabi ki olay böyle gelişmedi ve bu far benim favorilerim arasına ilk sürüşte girdi.



Belirtmekte fayda var, far ışıltılı olduğu için açıya göre rengi değişiyor. Işık direkt olarak karşıdan geldiğinde oldukça açıkken, gölgede koyu bronza dönüyor.


En önemli özelliği de yukarıda gördüğünüz gibi karıştırdığınızda/blend işleminden sonra turuncuya dönmesi. Yani bu farı kullandığınızda ekstra bir crease rengine gerek duymuyorsunuz. Crease kısmını blending fırçanızla dağıttığınızda koyu turuncuya dönüyor ve crease rengi kendi kendine oluşmuş oluyor.

Artılar:
-Sürümü çok kolay, çok yumuşak bir yapısı var
-Rengi oldukça özel, her yerde bulunan cinsten değil
-Çok parlak olmasına rağmen gözünüzde disko topu gibi gözükmüyor
-Yanına yakışmayan bir renk bile yok (Evet iddialıyım)

Eksiler:
-Uygularken göz altına dökülüyor, temizlemeniz gerekiyor.
-Turuncu riskli bir renk olduğu için fazla karıştırırsanız istemediğiniz bir renge dönüşebiliyor, çok blendinge gelmeyen bir renk, kararını tutturmak önemli

Tekrar alır mıyım? Evet

Bir de puanlama yapalım adet olduğu üzere: 8/10

xx

Yeni Seri: MAC Farları İnceleme Serisi


Sonunda bu kadar yıllık bloğun açık ara en çok istenen serisini yazmaya başlıyorum. Elimdeki tüm Mac farları tek tek incelediğim bir seri olacak bu. Kısaca artı ve eksilerinden bahsedeceğim, sonuçta da almaya değer olup olmadıklarından. Upuzun postlar olmayacak yani. Kısa ve öz. En sevdiğim farları ya da aldığım için pişmanlık duyduklarımı ayrı ayrı yazma planım vardı ama bahsettiğim her far için farklı postlarda değişik sorular gelince, tamamen seri yapmaya karar verdim.
Elimde 19 adet Mac farı var, yani bu seri 19 postluk olacak. Ama tabi ki her gün bu seriyi yazmayacağım, sıkıcı olabilir. Serinin ilk postunda Woodwinked'i yazdım, buradan buyrun.
xx

27 Ağustos 2013 Salı

MAC 263 Fırça İncelemesi ve the Balm Eye Believe Fırça ile Karşılaştırılması


Günaydın!
Bildiğiniz üzere bir kaç ay önce fırça incelemesi serisi yapmıştım ve kendimdeki Mac fırçaların performansları hakkındaki izlenimlerimi yazmıştım. Postların linklerini, okumamış olanlar için, tekrar yazının sonuna koyacağım ama o seriye 263'ü dahil etmemiştim. Şimdi hem onun incelemesini yazacağım, hem de the Balm'un Eye Belive isimli (ah kelime oyunları, cezbetme konusunda işe yarıyorsun gerçekten, I-Eye-AYEEE Believe) fırçasıyla karşılaştırmasını yapacağım.



263, Mac line'ındaki açılı fırçaların ikisinden biri. Diğeri de 266, ama bu postun konusu 263 tabi ki. Açılı fırçaları bir çok iş için kullanabilirsiniz ama en genel kullanım gel liner kullanımıdır. Sonrasında da kaş doldurma işlevi gelir. Benim için bu fırça, kalın olmaması sayesinde ince çizgileri rahatlıkla çekebildiğim için (neredeyse) ideal bir gel liner fırçası. Lakin, kıllarının biraz daha sert olmasını ve birbirine yakın olmasını isterdim zira kuyruk işleminde yumuşaklığı sebebiyle bazen keskinliği bozabiliyor. Belirtmekte fayda var, eyeliner uygulaması konusunda oldukça usta olduğuma inanıyorum bu sebepten ötürü tekniğimde değil fırçanın yumuşaklığında ufak çaplı bir falso olduğunu söyleyebiliyorum rahatlıkla. Ama dediğim gibi, dikkatli ve net bir çizimle bu sorun aşılabiliyor, çok da atla deve değil yani.


Gelelim benim için pek işe yaramayan kısmına; kaş doldurma. Yine aynı yumuşaklık sebebiyle (ve tabi ki sentetik olması da çok büyük etken) çok fazla toz ürün almıyor ve bir kaş için (ki kaşlarım oldukça ince) Mac Omega'ya 4-5 kez dokundurmam gerekiyor. Benim için oldukça gereksiz ve külfetli bir iş, ve kaş doldurma işini çok daha iyi yapan bir fırça bildiğim için 263'ü bu amaçla kullanmıyorum. Gelelim kaş konusunda oldukça iddialı olan fırçaya...



the Balm'un meşhur indirimleri sağ olsun, yurtdışının 4'te 1 fiyatına bulabiliyoruz bu fırçaları belli dönemlerde. Yine o indirimlerin birinde bu fırçayı sadece normalden daha ucuz olduğu için alıp vazgeçilmezim haline getirişimin üzerinden kısa bir süre geçti ama iddiasını korumam için yeterli bir süre olduğuna inanıyorum. Bu fırça iki uçlu, 263'le kıyaslama kısmı açılı tarafı tabi.




263'ten çok daha kalın bir açılı fırça olması, ve hissedilir biçimde sert olması önce bir düşündürse de kullanım alanına göre aslında tam olması gerektiği gibi olduğu anlaşılıyor. Bu fırça, kesinlikle liner için değil kaş için dizayn edilmiş bana göre. Sert ve yoğun kılları sebebiyle oldukça fazla far alıyor ve kaşın her noktasına değebiliyor. Çok kısa sürede kaşlarınızı doldurmuş oluyorsunuz tüm makyaj prosesi içinde.


Diğer tarafı pencil brush gibi, ama daha sivri bir ucu var. Bu kısmını da gözyaşı noktasını aydınlatmak için ya da liner görüntüsünü farla yakaladığım zamanlarda kullanıyorum. Oldukça yumuşak, o yüzden gözün hassas bölgelerine uygulamada başarılı olduğunu düşünüyorum.

Özetle, bu iki fırçanın yapısı aynı olsa da kullanım alanları farklı. 263'ü gel liner fırçası olarak, Eye Belive'i de kaş doldurma fırçası olarak kullanıyorum. İkisinin de kendi alanlarında yaptıkları işten memnunum.

Diğer Mac fırça incelemeleri için:
Mac 190
Mac 116
Mac 224
Mac 217
Mac 187

xx

22 Ağustos 2013 Perşembe

360 Liraya Değdi Mi? Guerlain Abeille Royale Serum İncelemesi


Merhabalar;
Neden böyle bir başlık attığımı merak edenleriniz olabilir. Bu serumu aldığımdan beri "Gerçekten bu paraya değdi mi? Etkilerini gördünüz mü?" şeklinde mailler alıyorum. Asıl nokta para ve verimlilik oranı olduğu için, 2.5 aylık kullanımdan sonra bu çizgide giden bir inceleme yazısı yazmayı gerekli görüyorum.

Guerlain başlı başına oldukça pahalı (gerekliliği üründen ürüne değişir) ve belki de bu sebepten ekstra ilgi gören bir marka. Herhangi bir ürününün piyasa fiyatlarında olmasını kimse beklemiyor zaten, ama skincare ürünleri hele hele serumlar ve konsantre ürünler bu alışılmış dışı fiyat aralığını iyice genişletiyor.

Herkes biliyor ki skincare ürünleri insanın cildine yatırımdır ve 15 günde değil 15 yılda etkisini görürsünüz. Bu sebeple belli miktar paralar gözden çıkarılmalı, ama bir serum için 360 lira vermek benim için de oldukça sınırlarımı aşan bir durumdu. Risk aldım ve sonuç olarak yine pişman olmadım.


Şu alışveriş postunda anlattığım üzere, bu serum kraliçe arı sütü serumu olarak kırışıklıkları engelleme ve "giderme" iddiasıyla piyasaya sürülen bir ürün. Olası kırışıklık engelleme kısmına güvenim neredeyse tamdı ama kırışıklık gidereceğine dair pek de inancım yoktu açıkçası. Bana göre kırışıklıklar, oluşmadan önce önlenmesi gereken ve oluştuktan sonra pek de müdahale edilemeyen(cerrahi müdahale dışında) durumlar. Tabi ki kırışıklıkların yapıları arasında da fark var.
Benim bu serumu alırkenki ümidim olası mimik kırışıklıklarımı daha bu yaştan engellemekti. Alnımda ve kaşlarımın arasında belli belirsiz bir iki mimik çizgisi oluşmuştu, ama bunların giderilebileceğini düşünmüyordum. Sadece, daha da derinleşmesini engellemek istiyordum ve bu serumu seçmiştim.
Gördüğünüz gibi yarıya kadar kullandım bu süreç içinde ve düzenli kullanımıma on üzerinden sekiz verebiliriz. Bu önemli bir faktör çünkü düzensiz kullanınca hiç bir skincare ürünü hiç bir işe yaramıyor.
Tüm bu verilerle şunu söyleyebilirim ki, alnımdaki kırışıklıkta bir derinleşmeyi engellediği gibi kaşlarımın arasındaki çizgileri "tamamen" yok etti. Bu cümleyi yazmadan önce tekrar aynaya baktım ve evet tamamen yok etmiş, şüphe yok.
Bu gerçekten ürünün çok çok güçlü olduğunu gösteriyor, çünkü var olan kırışıklığı yok etmek tek serumluk iş değildir normal şartlarda. Sephora'da çalışan ve bana bu ürünü satan görevli de bana kırışıklığın yok olacağını söylemişti ve ben dediğim gibi buna değil de gelecektekileri engellemesine güvenerek almıştım. Beklentimin de ötesine geçti.
Ayrıca, serumun çok hafif bir yapıda olması ve kat kat bir his bırakmaması benim için yine beklenmeyen ve şaşırtıcı bir durum oldu çünkü bu tarz serumlar genelde ağır yapıda olur ve uyurken bile sizi rahatsız edebilir. Bu kesinlikle öyle değildi. Cildimde yağlanma ve parlama yapmadı, benim cildim kurudan karmaya giden skalada ama yağlı ciltlerde de yapmayacağına garanti veriyorum.

Tek cümleyle özetliyorum, evet bu serum 360 liraya değdi.

xx

20 Ağustos 2013 Salı

Blair Waldorf Gossip Girl Makyajı


Kimler burdaymış? Upper East Side'ın "Queen B."si, Serena kadar istikrarsız ve sadakatsiz olmayan, daha classy ve daha komplocu/kurnaz gözdesi Blair Waldorf, yani Leighton Meester bu yazının celebrity konuğu.




Gossip Girl oldukça uzun ve seriler dolusu bir dizi olduğu için, ve Blair da partiden partiye, davetten davete koşan bir karakter olduğu için, bu tarz ortamlardaki makyajları her seferinde farklı olabiliyor. Ama dizi çerçevesindeki günlük makyajı her zaman aynı.






Bu bahsettiğim günlük makyajda en belirgin şey, çok doğal bir görüntüde olması ve istisnasız her seferinde toprak tonları kullanılması. Gördüğünüz gibi keskin bir eyeliner ya da simsiyah bir göz makyajı uygulaması göremiyoruz. Ruj konusunda da oldukça silik çalışılmış ve doğallıktan uzaklaşacak her üründen kaçınılmış.

Bu makyajı günlük makyaj olarak uygulamak isterseniz diye, adım adım gidelim bu sefer.

1- Bazla göz kapağınızı hazırlayın. Bu makyajda baz için ten renginde olan Mac Painterly Paint yerine kahverengi bir baz önereceğim ki rengi inanılmaz hoş, tek başına bile kullanabilirsiniz ama daha çok renk vermek için üstüne eklemeler yapacağız. Öncelikle Mac 217 fırçanızla Mac Constructivist Paint Pot'u göz kapağınıza sürün ve güzelce karıştırın. Bu Paint Pot'u kullanıp elimdeki farlarla karıştırarak tam 40 farklı renk yakalayabildim, görmek isterseniz postu burada. Yaptığım en iyi yatırımlardan biridir kısacası bu.


2- Toprak tonlu ve doğal duracak, aynı zamanda sizi ölü gibi göstermeyecek bir far seçin. Kırmızı alt tonlu olmasın, hasta gibi görünebilirsiniz. Önerim, Urban Decay Naked Basics'ten Naked2 isimli far. Bu farı, Mac 224 fırçanızla(elinizdeki muadili de iş görür tabi ki) göz kapağınızın tümüne hafifçe yayın ve karıştırın. Tabanınız koyu olduğu için, daha sütlü kahve tonunda bir renk kullanarak mid-tone bir toprak rengi yakalamış olacaksınız böylece. 


3- Crease bölgesini koyultun. Aynı paletten Faint, bu iş için ideal olacaktır. Elinizde UD Naked Basics palet yoksa, kullanabileceğiniz diğer farlar için şu postuma bakabilirsiniz.
4- Açılı bir fırçayla, örneğin Mac 263, siyah farınıza hafifçe dokunun ve kirpik dibinize uygulama yapın. Çizgi çekmeyin, kirpik diplerine bastırıp çekin. Aynı işlemi, çok daha hafif bir şekilde alt kirpiklerinize de yapın. Siyah far konusunda ucuza kaçmayın, kalitesiz siyah far sizi rezil etmesi en olası ürünlerden biridir. Üstteki paletten Crave'i ya da Mac'ten Carbon'ı rahatça önerebilirim.

5- Kaşlarınızı kaş renginize uyan renkle doldurun. Ben yukarıdaki paletteki ikinci rengi kullanıyorum, Mac Omega.

6- Kirpiklerinizi kıvırın ve ayıran bir rimel tercih edin. Dolgunlaştırmasından ziyade bu görüntüde ayırması çok daha önemli. Önerim Benefit They're Real olacak.


7- Kaş altınızı mat bir ten rengi farla doldurun. Parlak bir farla kaş altınızı aydınlatmayın, bu çoğu makyajda istenmeyen bir görüntüdür, bunun için de aynısı geçerli. Önerim Art Deco 554 numara.


8- Ten makyajınızı yapın. Fondöteni ve kapatıcıyı önce sürmemenizin nedeni, siyah farı sürerken dökülme ihtimali. O yüzden göz makyajından sonra yapmanız sizin yararınıza olacaktır. Benim tenimde kullandığım ürünler Nars Sheer Glow/Renk: Mont Blanc, Nars Radiant Creamy Concealer ve Mac Studio Finish Concealer. Önerilerim de bunlar olacak doğal olarak, çünkü Blair Waldorf'un yüzü her zaman pürüzsüz ve doğal ışıltısındadır. O ışıltıyı da Nars Sheer Glow çok başarılı bir şekilde veriyor zaten.



9- Pudrayla sabitleyin. Hem kapatıcılığı olan hem de sabitlemesi oldukça başarılı bir pudra için önerim Mac Studio Fix.


10- Kontur işlemine zaman ayırın. Blair Waldorf makyajında çok etkin bir biçimde kontur ve highlighter uygulaması olduğunu görmemek mümkün değil. Çenede ve alında çok olmasa da yanaklarda ve burunda çok net bir şekilde konturu görebiliyoruz. Kontur için önerim, tahmin edebileceğiniz üzere, NYX Taupe.


11- Şeftali tonlu doğal bir allık rengi seçin. Çok turuncu olmamasına dikkat edin. Önerim NYX Angel, ama uygularken çok keskin olmamaya özen gösterin yoksa konturu kapatabilirsiniz.


12- Allığın üstte kalan kısmına şerit halinde highlighter sürün. Burnun üst kısmına ve dudak üstüne de hafifçe değdirmeyi unutmayın. Altın rengi bir highlighter görmüyoruz, zaten doğal bir makyaj, bu sebeple highlighter seçimim favorim olan Mac Lightscapade olacak.


13- Dudak için kahve tonlu bir doğal ruj renginden yana tercih yapın. Ben bu rengi hiç kullanam, o yüzden elimde yok, ama çok net bir önerim var ki o da Mac Velvet Teddy.

Kaynak: Temptalia

Tüm bu işlemlerden sonra, saçlarınızı kalın bir maşayla maşalayıp spreylemeden doğal haline bırakır ve hatta bir Blair klasiği olan saç bandı takarsanız, oldukça benzeyeceksiniz diye tahmin ediyorum-eğer niyetiniz buysa. Değilse de, oldukça başarılı bir günlük makyaj alternatifi zaten. 

O zaman, Gossip Girl'den bir quote'la bitirelim;
" Ask any Upper East Side girl to show you her most prized possession and we bet the box is VivierNot Cartier."

Ve tabi ki, Chuck&Blair anısına...



xx

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Favori Ojeler/Yaz 2013


Merhabalar,

Yazın kullandığım ojeler sorulmuş, bu post ona cevaben olsun. Mavi ojeler her zamanki gibi en büyk favorilerim olmaya devam ediyor, kırmızıdan vazgeçmemekte ısrarcı gibiyim ve uzun zamandır hiç kullanmadığım pembeyi bu yaz oldukça sık kullanmışım, fotoğraflar böyle diyor.

Bunlar en sık sürdüklerim, daha az sürdüklerimi de başka bir postta gösteririm diye düşünüyorum.

*Ben nail blogger'ı değilim, sadece renk gösteriyorum, tırnaklarım da gayet kendi halinde. :)

Alix Avien 310 

Flormar Matte M10

Golden Rose 11
Pastel 89

Pastel 61

Maybelline Color Show 262 Pink Boom

Flormar Matte M13

Öneriniz varsa eklemekten çekinmeyin :)
xx

15 Ağustos 2013 Perşembe

Beren Saat/İntikam ve Aşk-ı Memnu'daki Makyajları, Zamanın Makyaj Anlayışına Göre Değişimi


Merhabalar;
Beren Saat, ünlü makyajları kısmında benden en çok istenen iki isimden biri. Diğerini de ilerleyen günlerde yazacağım zaten. Aşk-ı Memnu'daki makyajı bu aralar yine çok trend olma yolunda, dizinin 500. tekrarı vesilesiyle. O yüzden ben, hem oradaki makyajını, hem de güncel olan İntikam'daki makyajını karşılaştırmaya karar verdim. Sonucu baştan söylemek gerekirse, zamanın makyaj anlayışı, dizilerdeki "şık, gece makyajı" anlayışını da değiştirdiği için iki dizideki makyajda ufak tefek değişiklikler olmuş. Şaşırtıcı kısmıysa, konsept olarak bambaşka olan iki dizide, yapısal ve temel olarak birbirinin aynısı denebilecek bir imza makyaj uygulaması yapılmış. Daha da ilginci, dizilerin kendi içinde bölümler arası dinamiği değişse bile makyajın çizgisi çok da değişmemiş. Bunu, tamamen Beren Saat'in yüzünü ve renk tonlarını çok iyi bilen, bundan şaşmayan ama demode de olmayıp zamana ayak uyduran makyaj ekibine yoruyorum zira aynı insanlarla çalışıldığını biliyorum.




Bihter Ziyagil olarak Beren Saat'in makyajının en vurucu, hatta tek vurucu kısmı koyu renk göz makyajı. En belirgin nokta tabi ki alt kirpik dibine ve içine çekilen koyu, dağıtılmamış, çizgi halindeki eyeliner. Bu kadar göze batmasının tek sebebi liner'ın dağıtılmamış olması, çünkü bu doğaldan oldukça uzak bir görüntü ve doğal olan değil yapay olan her zaman makyajda göze batar-bu durum için iyi yönde göze battığını söylemekte yarar var. Göz kapağına çok koyu uygulamalardan kaçınılmış çünkü alttaki çizginin gücü bozulmak istenmemiş. Genellikle füme ya da koyu sıcak kahve farların en dağıtılmış, en hafif halini göz kapağında görüyoruz. Yine üst kirpik diplerine liner uygulaması yapılmış ama bu sefer dağıtılmış. Yani gözün üst kısmı smokey, alt kısmı oldukça düzenli bir çizgi görüntüsünde. Üst göz makyajındaki en önemli faktörün likit ya da gel eyeliner kullanılmaması olduğunun altını şiddetle çiziyorum. Üst kirpik dibindeki çizgi tamamen siyah far kullanılarak yaratılmış ve dağıtılmış. Alttaki nizami çizgiyse ince uçlu açılı fırçayla gel liner uygulamasından sonra siyah farla sabitlenmiş. Kirpiklerde sanıyorum ki 7-8 kat rimel uygulaması var, takma kirpik kullanılmamış. Kaşlar, Beren Saat'in kendi isteği doğrultusunda doğal haline bırakılıyor.

Dudaklarda mutlaka gloss kullanılmış ve bu gloss her zaman şeffaf tercih edilmiş. Renk, alta sürülen rujla sağlanmış. Ruj rengi değişse de şeftali, koyu doğal pembe, doğal dudak rengi skalasında gidip gelmiş.

Allık çoğu görüntüde şeftali tonlu ve mat, ayrıca yanaklara ve burna kontur uygulaması yapılmış.

Ürün önerileri:
Far: Mac Carbon(siyah)/UD Naked Basics Crave(siyah), Mac Copperplate, Mac Espresso
Liner: Mac Blacktrack(jel), Lancome Artliner(likit)
Rimel: Lancome Hypnose Drama
Ruj: Mac Kinda Sexy(ruj), Dior DiorAddict Luminiscent Peach Crystal Gloss (Peach olduğuna bakmayın, neredeyse tamamen şeffaf ve benim gibi gloss sevmeyen birini bile etkileyebilmiş bir gloss)
Allık: Mac Peaches
Kontur: NYX Taupe

*Ürünlerin çoğunun fotoğrafını blogda bulabilisiniz, yazı upuzun olmasın diye tek tek koymuyorum









İntikam'da işler biraz değişse de, makyaj yapısal olarak yine aynı. Yağmur/Derin olarak Beren Saat'in makyajı Bihter Ziyagil'den çok daha yoğun. Bu sefer göz kapağı tamamen koyulaştırılmış ve kaş altına aydınlatıcı eklenmiş-aynı şekilde gözyaşı noktasına da. Gözün altındaki çizgide değişen bir şey yokmuş gibi gözükse de aslında Aşk-ı Memnu'da çekilen çizginin üzerine, sadece dış V'ye yakın olan kısımda kalınlaştırma ve ekleme yapılmış. Hatta bazen, sadece gözün dıştan ortasına kadar yarım bir şekilde liner uygulanmış ve göz içindeki yarısı sade bırakılmış ki bu zaten son yılların çok revaçta olan bir liner tekniği. Demek istediğim, Beren Saat'e yapılan makyaj neredeyse aynı kalacaktı eğer zaman ve makyaj anlayışı değişmeseydi. 2011 sonlarından başlayan dış yarı V liner görüntüsü, haute couture defilelerinden (London Fashion Week ilk sırada olmak üzere) başlayıp her yere yayıldı ve tabi ki siyah linerların kraliçesi Beren Saat de bu işten nasibini aldı.

Değişen bir diğer şey de banal gloss görüntüsü. Gloss artık miadı doldu dolacak bir ürün olduğu için, ve görüntüyü çocuksulaştırdığı için, tamamen İntikam tedavülünden kalkmış. Hatta ruj bile yokmuşçasına doğal seçilmiş. Gözlerin yoğunluğunu dudaklardaki nude'lukla dengeleme prensibi her zaman var olmuş zaten, sadece Aşk-ı Memnu'daki göz makyajı buradaki kadar yoğun olmadığı için rujla desteklenmişti.

Allığın rengini görmekte bile zorlanıyoruz, ama kontur ağırlaşarak devam etmiş. Sert yüz ifadesini bozmamak adına elmacık kemikleri farklı bir renkle kesilmemiş ve konturun gölgesi çok dağıtılmadan bırakılmış.

Söylemeye gerek yok, kaşlar hala doğal.

İşin özeti, Beren Saat'in yüz/göz şekline uyan klasik/bilinen makyajıyla zamanla değişen anlayış birleştirilip İnikam'daki görüntüsü ortaya çıkmış. Ben Aşk-ı Memnu'daki makyajının çok taraftarı değilim (evet, cidden gloss kısmı çok büyük bir etken) ve İntikam'daki makyajlarına hasta oluyorum. İmza makyajı her zaman bağrımıza bastığımızdır, canımız ciğerimizdir zaten. Tarz demek, güç demek sonuçta.

xx